Ülkelerin ve büyük firmaların kredi değerleme ve derecelendirme üzerine yayınladıkları notlar bu ülke ve firmaların ekonomik hayatını önemli şekilde etkilemekte. Ülkelere yatırım iştahı, borç verme iştahı, borç verme maliyetleri özellikle gelişmekte olan ülkelerin tasarruf açıklarını ikame ederek sürdürülebilir bir ekonomi için stratejik ve yaşamsal öneme sahip.

Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim.  “ Yönetici kapitalizmi “ (Yönetici kadroların kendi çıkarlarını sürdürebilmek için var olan olumsuz tabloları hasır altı etmeleri yada olumlu raporlamaları Enron- Lehman Brothers gibi ve buna çanak tutan derecelendirme kuruluşları  Arthur &Andersen gibi , bu kerre not dereceleme kuruluşları kendilerini manipule edilmiş, dezenformatik ve asimetrik enformasyonla emperyalizme hizmet eden derecelendirme notları ile ortaya koyuyor, Standart & Poors gibi.

Yukarıdada bahsettiğim gibi bu kuruluşların notları yatırım,borçlanma maliyetleri  ve ülke büyümelerini etkilediği için yinede önemli. Son dönemde emperyalizm bu gücünü  derecelendirme kuruluşları aracılığı ile kullanıyor gözüküyor.  Derecelendirme kuruluşları bu not hizmetleri karşılığı bir gelir elde ediyorlar, yönlendirilmiş ve subjektif raporları ile alelacele verdikleri notlar bu davranışlarının daha büyük gelir karşılığı yapıldığı yada emperyalizme hizmet etme önceliğinin ağır bastığı anlamınada gelebilir.Düşük not ile artan borçlanma maliyeti diğer tarafta yurt dışı borç verenin gelirinin artması anlamına geliyor sonuçta. Resmi bir anlaşmamızın olmadığı ve TC tarafından sözleşmesi fesedilen Standart &Poors’un açıkladığı not ekonomi ile azcık ilişkisi olan tüm taraflı tarafsız kesimler tarafından şüphe-art niyet-güvenilmez ve tutarsız olarak not edilmiş durumda.

Moodys ve Fitch ise şirket ve marka değerlilikleri ile güvenilirliklerini korumak isteyen daha temkinli bir anlayış ile  yıl sonu FED kararları ve Türkiyedeki gelişmelerin netleşmesinin daha objektif sonuçlar ortaya koyacağı gerçeği  ile haraket ediyorlar.

Darbe karşıtı halkın ve siyasi partilerin bir araya gelmesi, darbe girişiminin batı ülkelerince açıkça kınanmaması, kaçakların himaye edileceğinin açıklanması, geçmiş olsun ziyaretlerinin ülkemize yapılmaması, kredi derece notunun hemen düşürülmesi, kaçakların pkk terör örgütüne sığınması, cia elemanlarının bu işte yer aldığının ortaya çıkması , darbe girişimcisinin Abd nin açık himayesinde olması, AB nin üyeliğimiz ve vize serbestini hemen askıya alma girişimleri Ulus devlet olarak karşı karşıya kaldığımız emperyalist tehdidin boyutunu göstermektedir.

Ülke olarak içimize kapanıp Kuzey Kore olamayacağımıza göre bu durumda ülke olarak bize düşen not işin teknik yeterlilik ile yönetim kalitesi olarak yapılması gerekenleri yapmak, bunları somut ortaya koymak ve asimetrik enformasyona neden olmayacak tutum ve davranışlarda daha dikkatli olmak olacaktır.

Bu tutum ve davranışlar dört başlıkta şunlar olabilir ;

Siyasi risk lerin bertaraf edildiği, iktidar ve muhalefet ile ülke bütünlüğü ve Atatürk Cumhuriyet ilkeleri noktasında hepyekün ortak sağduyu ve anlayışta buluşulduğu ve bunun yaşama geçen uygulamalarının benimsendiğinin hem içeri hem dış dünyaya gösterilmesi .Yenikapı mitingi ile darbe karşıtı eylemlerde Hdp hariç bu birlikteliğin net ortaya konduğu, Atatürk’ün ve Ulus devletin emperyalizme yem olmamak için öneminin bir musibet bin nasihat benzeri şekilde anlaşılmaya başladığı görülmektedir. Hdp nin bu birliktelikten duyduğu rahatsızlık ,meydanlarda yer alan zikir çeken insan görüntüleri bazı meydanlarda yürüyen imamlar ile benzeri görüntüler emperyalizme umut vermeye devam edecektir.

Hukuk alanında devlet ve milletin aleyhine çalışmamak koşulu ile bileğinin gücü ile çalışan, liyakat esasına göre yükselebilen rekabet edebilen , üreten, geliştiren her ferdi her şirketi her kurumu kucaklayan ve kollayan bir yönetim anlayışı yurt içi ve dışı yatırımcının en büyük güvencesi olacaktır.  Orduyu imam hatiplere açmak ,bilmem hangi bakanlıkları bilmem hangi tarikatların hakimiyetine bırakmak, iktidar kimse onun yalakası firma ve sahiplerine haksız peşkeş ve kazanç sağlayan yaklaşımlar ise bozulan gelir dağılımı ile emperyalizmin yarınki kurgularının önemli sermayesi olmaya devam edecektir. Hukuk yurt dışı yatırımcının kapital dışında en önemli sermayesi iken yurt içindede ne şekilde edilirse edilsin edinilen servetlerin devamlılığı ile sürdürülebilirliğini sağlamanın tek güvencesi olduğu ortaya çıkmıştır.

Yatırımlar ise ülke ekonomisi büyümesini  sağlarken gelir dağılımını sadaka anlayışı dışında gerçekleştirecek her yaklaşım yaşamsal önemde olacaktır. Diğer bir deyişle yatırımların amacı şirket ve bireylerin özgüven ve cesaretini rahmani anlamda artırmak olmalıdır.

Eğitim ise artık gerçekten milli olmalıdır, çocuklarımız ve ülkemiz için bunu yapmalıyız. Japonyada çocuklara ilk on sene iyi insan olma ve ülkeye bağlılık öğretilmekte ve sınıfta kalma uygulaması yapılmamaktadır. Kurallara uyum ,vatana bağlılık ve çalışkanlık üretici olmak İsveç gibi Finlandiya gibi ülkelerin temel eğitim anlayışı olmuştur. Ne gariptirki bu ülkelerin nüfusun yarıdan fazlası deisttir. Eğitimimizi iyi insan,çalışkan insan, vatanını seven ve bağlı insan ile üreten geliştiren insan üzerine kurmalı, hiçbir düşünce ve kesime insiyatif vermeyen bir anlayış üzerine oturtmalıyız. Bu anlayış bilim ve akla dayalı Atatürk’ün kurduğu Türk Cumhuriyeti felsefesi ve gençliğidir, özellikle dinsel, tarikatsal, mezhepsel,ırksal,hakim sınıflar egemenliğine dayalı eğitim anlayışından hızla vazgeçilmelidir. Mevcut durumumuzun ise emperyalizmce desteklenen ve onların yarınki planlarına hizmet eden bir yapıda olduğu görülmektedir.Fakir ailelerin başarılı potansiyel çocukları muhtelif taraflarca devşirilirken,başarısız eğitimsizleri pkk – işid benzeri teröre kanalize edilmekte , zengin ailelerin başarılı çocuklarıda yurtdışına beyin göçü ile transfer edilmektedir, arada kalan gençlik ise magazin boşluğunda kalmıştır.

Nüfus ve coğrafya olarak geniş ülkelerin dünya ekonomisinde sahip oldukları önem taşıdıkları potansiyel nedeniyle azalmayacaktır, Tayland ve Türkiyedeki darbe girişimleri buna somut örneklerdir, her türlü olumsuz yaklaşımlarına ragmen Türkiyesiz bir Dünya ve AB olamayacaktır. Darbe sonrası olası büyüme beklentisinin bir miktar düşmeside yatırım yapılabilir notumuzu değiştirmeyecektir.

Şirketlerin  bu dönemde en dikkat edecekleri konu 120 alıcı ve 320 satıcı  hesaplarında muhtemel darbe girişimi ile alakalı olabilecek firmaların nakit akışlarına olan etkisini yönetmek olacaktır. Önümüzdeki dönem bu çerçevede firma yönetimlerin organizasyon, iş yapma ,müşteri, finansman konularını yeni baştan biz şu kadar yıllık firmayız , işimizi biliriz demeden ihtiyatla durum analizlerini yaparak olası etkilenme ve ileriki çalışma metodolojilerini ortaya koymaları gerekmektedir, Bir başka çok önemli konuda her firma bir şekilde cirosunun en az 1/3 ünü ihracattan edinmeye çalışmadır hazır yeşil pasaport imkanıda yolda iken

BCD bu çerçevede finansal değerlendirme ,çalışma ve analizleri ile KOBİ lere  destek olmaya devam etmektedir.

↓