Büyüme,Gelir Dağılımı,Kriz
Büyüme – Gelir Dağılımı – Kriz
2016’nın son çeyreğinde içinde bulunduğumuz dönemde hem dünya hemde Türkiye’de gelişmeler oldukça çalkantılı ve endişe verici, diğer bir ifade ile risk algısı ve farkındalığı artmış durumda.
Artan risk endişesi, toplumda risk yönetimini verilerin doğru değerlendirecek bilgi birikimi olmaması, analitik ve metodolojik yaklaşım tecrübe eksikliği nedeni ile bu anlamda da kaotik bir duruma neden olmaktadır.
Kısaca dünyada durum nedir bir bakalım; Web sitemde aylık düzenli yayınlanan BDI Baltik Kuru Yük Endeksi’ne baktığımızda, endeksin son 33 yılın en dip noktalarında seyir ettiğini görüyoruzir ettiğini görüyoruz. Bu endeks, kısaca dünyadaki ticaret hacimi ve ekonomik büyümeyi gösteriyor. Dünyada genel anlamda bir çok ülke ekonomisi büyümede zorluk çekiyor. Büyüyemeyen ekonomiler ise artan nüfus ve ekonomik taleplerin yerine getirilmesi bir yana, mevcut durumun sürdürülebilmesini olanaksız kılarak küçülmeye neden oluyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in % 10’ların üzerinde büyüme gerçekleştirdiği yıllar geride kaldı ve son yedi yılın en düşük büyüme oranı % 6’lar seviyesine geriledi. Çin, iç tüketimi artırarak büyümesini daha aşağıya düşmekten korumaya çalışıyor . (Türkiye’nin son dönemde, Avrupa ve Amerika’nın ise uzun dönemdir özellikle konut araç kredileri ile tüketici kredilerinde yaptığı gibi)
Gayrı Safi Milli Hasıla ülkelerin toplam yarattığı ekonomik büyüklüğü gösterirken, kişi ve kurumların borçlanma oranını da toplam mevduat/toplam kredilere bakarak görebiliyoruz. Ülkeler ekonomilerini canlandırmak için kredi musluklarını açtıklarında, konut – oto – ihtiyaç – kobi vs kredilerle ekonomi ve büyüme canlanıyor .
Türkiye’de mevduat/kredi oranı bugün % 130 iken Yunanistan, Fransa ve Hollan’da da % 180, İspanya’da % 150, Almanya’da % 128, Avrupa birliği ortalaması ise % 164 . Diğer taraftan Kredi/GSMH Türkiyede % 75 iken Avrupa ortalamasında bu oran % 164 . Dolayısıyla gelişmiş ülkeler ve Avrupa’da yaş ortalaması yukarı giderken ekonomik büyüme % 1’ler seviyesinde ve yaşlı nüfusu daha da borçlandırarak büyüme olanakları kalmamış vaziyette.
Bu durumda büyümeyi içte yeterince sağlayamayan gelişmiş ülkeler ancak ihracat yaparak bunu sağlayabilirler , ihracat yaptıkları ülkelere baktığımızda gelişmiş ülkelerin yanı sıra bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin genel anlamda ithalatçı olduklarını görebiliriz. Ancak gelişmekte olan ülkelerde hukuk, sanayi, teknoloji, demokrasi, gelir dağılımında adalet, gelişmişlik endeksleri gibi göstergeler iyi değil. Bu da gelişmekte olan ülkelerin değer kaybeden yerel para birimleri karşılığı pahalı hale gelen ithalatını da düşürmekte. Dolayısıyla hem gelişmiş ülkelerin ihracatı, hem gelişmekte olan ülkelerin ithalatı azaldığından , (bu azalmayıda BDI endeksde göreceğimiz üzere inanılmaz düşen Dünya ticaret ve ekonomi hacminde somut görüyoruz ) ülkelerin hem dış satım hemde iç tüketim ile ekonomiyi büyütmeleri de zorlaşmakta , ticareti doğrudan etkileyen bu durum gelir adaletsizliğini de artırmaktadır.
Özetle kapitalizm ve emperyalizm az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hammadde ve doğal kaynakları ele geçirirken geriye, gelir dağılımı bozulmuş, iç çatışmalarla enerji ve kapasitesini gün geçtikçe kaybeden ulus devletler ya da toplumlar bırakıyor. Bunca sömürüye rağmen bugün ABD’de alınan seçim sonuçları alt gelir grubundaki çoğunluğun bir nevi isyanının göstergesi niteliğinde.
Avrupa’da ise mevcut ekonomi ile halkın geleceğe olan güven bakış açılarının gittikçe kötüleşmekte . Bu nedenle bugün Avrupa’da, refah ve konfor ortamının bu şartlarda devam ettirilemeyeceği ve gelir dağılımındaki sıkıntıların getirdiği acıların farkındalığı ile karşı karşıyadır.
Tam bu noktada dünyanın gelişmiş 20 ülkesinin toplam dünya nüfusu içerisindeki payları ile gelir dağılımı ne şekilde bunlara bir göz atalım
Bu iki tabloya bakarken üç noktayı gözden kaçırmamak lazım,
1 – Türkiye’nin G 20’ye dahil olduğunu görerek sevinmek, ancak G 20 içindeki payının göreceli küçük kaldığını unutmamak.
2 – İkinci husus ise gelir dağılımı tablosunda G 20 ülkelerinin nispeten daha iyi olmasına ragmen Avrupa ülkelerinin de ekonomik anlamda sıkıntılarla iç içe olduğunu bilmek.
3 – G 20 de ekonomik hacimde ilk sırada yer alan ABD’nin gelir dağılımında Türkiye’den de geri sıralarda olduğunu ve bunun son seçimlerde Trump’ın zaferine neden olduğunu idrak etmek. Yine gelir dağılımı bozuk İngiltere’nin Brexit ile AB’den ayrılma kararı ardında yatan gerçeği bu gözle tekrar değerlendirmek.
Belkide birkaç özlü sözü bu arada hatırlamakta fayda var ;
- Komşusu aç yatarken tok gezen bizden değildir . Peygamber Efendimiz S.A.V
- Etme bulma dünyası. Anonim
- Ağlıyanın malı gülene yaramaz . Anonim
- Tok açın halinden anlamaz. Anonim
- Parayla saadet olmaz. Eski Yeşilçam Türk filmleri
Özetle kapitalizmin sonuna gelindiğini net gösteren bu durum bazı görüşlere göre “ Yeni Ortaçağ “ olarak tanımlanmakta. ( Alain Minc’ in yeni kitabı Yeni Ortaçağ kitabını bu dönemde okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum)
M.Ender BALCI