Geçenlerde yaşam boyu kanser olasılığı ile ilgili bir yazı okudum.  Kadın ve erkek olarak her 100 kişide kansere yakalanma olasılığını hesaplamışlar.

Kadınlarda  kanserler Meme 8 de 1 , Akciğer 16 da 1 , Kolon ve Rektum 22 de 1 , Rahim 37 de 1, Non-Hodgkin Lenfoma 52 de 1, Melenom 53 de 1, Tiroit 62 de 1,  Pankreas 68 de 1, Böbrek  83 de 1, Lösemi 86 da 1 rastlanmakta iken,

Erkeklerde ise  kanserler Prostat 7 de 1, Akciğer – Bronş 13 de 1, Kolon ve Rektum 20 de 1, Mesane 26 da 1,  Melenom 34 de 1, Non-Hodgkin Lenfoma 42 de 1,  Böbrek 49 da 1,  Lösemi 60 da 1, Ağız Boşluğu Yutak 66 da 1 ve Karaciğer Safra Yolları 82 de 1 olarak rastlanılmaktaymış.

Bu istatistikle doğumumuzla birlikte hangi coğrafya hangi millet hangi din yada hangi ülkede olduğumuzla ilgili farklılıkların çok farketmediği bir olasılık hesabı ile kansere yakalanmanın neredeyse kader olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Aslında yüksek matematik okuyan kişiler yukarıdaki rastlantısal hesapların hepsini bir havuzda olasılık hesabına dönüştürseler kansere yakalanmama olasılığı cinsiyetten bağımsız yüzde kaçtır merak etmedimde değil.

Risk içinde benzer bir durumun geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Riskin yaşamın kendisi ve bir parçası olduğunu kabul edersek mesele bunu nasıl yöneteceğimiz sorusuna arayacağımız cevaplardan ibaret olacaktır.

Sağlıkta momogram ,kolonoskopi ve belli aralıklarda yapılacak benzer testlerle amaç öncelikli olarak kanser riskini erken teşhis etmek üzerine odaklanırken, sonrasında tedaviye yönelik tedavi ve araştırmalar üzerine yoğunlaşıyor.

Sosyal, siyasi olaylar ve ekonomide  riski erken teşhis etmek için belli istatistik, ölçme ve değerlendirmeler sürekli yapılmakta, tedavi ise bu ölçme ve değerlendirmeler arasında doğru teşhisi yapamamaktan ve sıkıntıların sürekli ve hızlı mutasyona uğramasından gecikmekte ve kronikleşmekte.

Kronikleşme demişken son dönemde gelişme ve haberlere bir göz atmamızda yarar var.

  • Ticaretin nabzını tutan ve kriz habercisi olarak kabul edilen Baltık Endeksi 317 puan ile 31 yıllık tarihinin en düşük seviyelerine indi.
  • Teksas türü ham petrolün (WTI) varili ise 29,69 dolara kadar indi.
  • Ham Petrol 1 Şubat 2014 de 102,59 usd iken bugünlerde 29,69 usd.
  • Irak Petrol Bakanlığı Sözcüsü Cihad, ülke gelirlerinin yüzde 70’ini kaybettiklerini söyledi.
  • Norveç, varil fiyatlarının 30 doların altına düşmesiyle birlikte kriz ilan etti.
  • Suudi Arabistan petrol fiyatlarına % 50 zam yaptı.
  • Katar petrol fiyatlarına % 30 zam yaptı.
  • RBS ve Societe Generale’den kriz uyarısı geldi. RBS “Yüksek kaliteli tahviller hariç, her şeyi satın” tavsiyesinde bulundu
  • Societe Generale’nin Londra merkezli stratejisti Albert Edwards, “Batı, gelişmekte olan piyasa ekonomilerinden gelen bir deflasyon dalgası ile vuruluyor ve merkez bankaları kendilerini vuracak felaketten habersiz. “
  • Dr. Kıyamet” lakabıyla ünlü yatırım uzmanı Marc Faber, Çin’de önemli bir borç balonu olduğunu belirterek “Hisse senedi piyasasında ve emtia fiyatlarında sert bir inişe şahit olduk, şimdi de ekonomide sert bir iniş görebiliriz” dedi.
  • Ünlü yatırımcı Soros , Çin’in yeni bir büyüme modeli bulmakta zorlandığını ve para birimi devalüasyonunun sorunları dünyanın diğer kısımlarına transfer ettiğini sözlerine ekledi. Soros, ayrıca, pozitif faize geri dönmenin gelişen dünya için büyük bir sorun olduğunu da söyledi.
  • 4 günlük sürede ise Şanghay bileşik endeksinin kayıpları yüzde 12’yi buldu. Çin borsasındaki bu panik satışları, başta bölge ekonomileri olmak üzere diğer ülke borsa ve para birimlerine de yansıdı.
  • Borsa İstanbul Pay Piyasasında yabancı yatırımcılar 2015 yılında son 7 yılın en yüksek net satışını gerçekleştirdiler.
  • Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, devam eden küresel krize karşı bankalara ek yük getirecek sistemik risk tedbiri için çalışma başlattı. Uzmanlara göre TL’deki değer kaybı ve sermaye yeterlilik oranları bunda etkili oldu.
  • Küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası (Fed) toplantı tutanaklarının beklentilerden daha `güvercin` ifadeler içermesine karşın, Çin borsasının yüzde 7`nin üzerinde değer kaybetmesi ve yuanın dolar karşısındaki sert düşüşü ile negatif bir seyir izliyor
  • FED’in olası faiz artırımından yara alacak ekonomilerin başında iki kritik ülke başı çekiyor Özellikle yüksek enflasyonla karşılaşacak Rusya ve Mısır.
  • Yatırım akışının sağlanmaması ve ülke gelirinde oluşan kırılganlıklar ise Suudiler’in 5 yıl içerisinde iflas bayrağını ellerine almalarına neden olabileceği konuşuluyor.

bcdturkey 476761 3 4 c8b0e Risk Yönetimi   Neler Oluyor ?

 

Ekonomik gelişmelerin yanında  yakın zamanda ve şu anda devam etmekte olan çatışma ve savaşlarıda hatırlamakda yarar var, Tam bu noktada hatırlamamız gereken çok çok önemli bir başka nokta ise Dünya nüfusunun %07 si toplam Dünya gelirinin % 45,2 sini alırken  % 7,4 ise Dünya toplam gelirinin kalan 39,4 ünü almakta. (Bu haber basına Dünya nüfusunun % 1 i gelirin % 99 unu alıyor şeklinde yansıdı)

bcdturkey gelir dagilimi Risk Yönetimi   Neler Oluyor ?

2008 de Dünya ekonomik krizi ortaya çıktığında bozuk gelir dağılımı ile kapitalist sistem emperyalist yapısı içinde krizi aşabilmeye yönelik gelir dağılımını daha da bozacak , doğal kaynakları doğal dengeyi tahrip edecek şekilde  elde etme girişimlerini dahada artıran,  nihayetindede  3 ncü Dünya savaşına yol açabilecek girişimlerde bulunmaya devam ediyor.  Irak – İran – Suriye – Mısır – Ukrayna – Kırım – Mali – Yemen – Sudanda devam eden savaşlara baktığımızda aslında uzun süredir devam eden bir savaş sürecinin kanıksanmışlığı içinde artarak devam ettiğini görüyoruz.

“Neler oluyor “sorusuna “Ne yapmalı “ perspektiften baktığımızda öncelikle toplumların ve ekonominin aktörlerinin kendi risk yönetimlerini önemseyerek öncelikli konuları haline getirmeleri ülkelerinde birlik beraberlik içinde doğayı ve insanı öne çıkaran istikrarlı devamlılık sağlayabilecek politikaları tek öncelik olarak benimsemeleri gerekmektedir.

Öncelikli 2016 Risk konularını ise şu şekilde özetleyebiliriz ;

  1. Jeopolitik Risk . Rusya – Suriye – Irak
  2. Terör Riski, Güneydoğu ve sınır bölgelerinde devam eden çatışmalar, büyükşehir bombalamalar
  3. Turizm Gelir Riski, Rusya sonrası Almanya ve AB ülkelerinin Türkiye terör riskli ülke algılamaları
  4. Faiz Riski, FED sonrası para çıkışı ile yabancı sermaye desteği ile devam eden ekonomide kaynak daralması ve bunu bir nebze tutabilecek faiz artırımı yapmama baskısı
  5. Kur Riski, Faizi artıramamanın diğer tarafta ani devalüasyon ve kur haraketlerine neticedede yabancı para borçlanan başta bankalar özel sektöre olası olumsuz yansımaları
  6. Tüm yukarıdaki risklerin kredi notuna olabilecek olumsuz yansıması
  7. Tüm yukarıdaki risklerin enflasyona baskısı
  8. Emtia ve petrolde yukarı yönlü olabilecek haraketlerin enflasyona neden olacak olması

KOBİ ler ekonomilerde en büyük payı alan aktör olarak  risk yönetimine her zamankinden daha fazla önemsemelidir. BCD üç ana konusundan biri olan risk yönetimi ile KOBİ lere hizmet vermeyi devam ettirmektedir.

BCD İş Geliştirme ve Danışmanlık Ender Balcı

 

 

 

↓